ÖGE
Cümleyi oluşturan bölümlerin her birine öge denir. Anlamlı ve doğru cümleler kurmaya yarayan bölümleridir.
*Her öge görev ve anlam yönünden bir tek ögeye eşlik eder; onu tamamlar. Bu öge de yüklemdir. Birinci derecede önem taşıyan öge yüklemdir.
İkinci derecede önemli öge öznedir.
Sadece yüklemden oluşan cümlelerde bile öznenin varlığı, yüklemin taşıdığı şahıs ekinden anlaşılır. Sonra tümleçler gelir ki bunlar zarf tümleci, dolaylı tümleç ve nesnedir.
*Bazı cümlelerde bazı ögeler hiç bulunmaz.
*Ögelerin tamamı kelime veya kelime grubu hâlinde olabilir.
*Yüklem genellikle en sondadır. Diğer ögelerin yerleri anlama, anlatıma göre değişebilir. Genellikle vurgulanmak istenen unsur yüklemin önündedir.
*Asıl yargının bulunduğu cümleler gibi, ona bağlı olan yan cümleler de ögelerden oluşur. Ögelerden oluşan bir cümle başka bir cümlenin ögesi de olabilir.
*Ögeler bulunurken,
Önce yüklem, sonra özne ve sonra tümleçler aranır.
Sorular yükleme sorulup alınan cevaplar yüklemle birlikte tekrar edilmelidir.
Ögeler bulunurken tamlamalar ve diğer kelime grupları bölünmez.
Bağlaçlar öge sayılmamalıdır.
YÜKLEM
İş, kılış, oluş, hareket, durum bildiren; haber veren; cümleyi bir yargıya bağlayan çekimli ögedir.
*Cümlenin temel ögesidir. Cümle yargı bildiren bir söz; yüklem de yargıyı üstlenen öge olduğuna göre yüklemsiz bir cümle olamaz.
*Yüklem, tek kelimeden de oluşabilir bir kelime grubundan da. *Cümle oluşturmaya yeterli olan tek öge yüklemdir.
*Diğer unsurlar, yüklemin anlamını desteklemek üzere cümlede bulunur.
*Fiil cümlesinin, yani iş, oluş, kılış, hareket, durum bildiren cümlelerin yüklemi çekimli bir fiildir. Bu fiil, basit, türemiş ya da birleşik olabilir. Fiile ait zaman ve şahıs kavramları yüklemde ek hâlinde bulunur.
*İsim cümlesinin, yani iş, oluş, kılış, hareket, durum bildirmeyen cümlelerin yüklemi de ek-fiille çekimlenmiş bir isimdir. Bu, isim soylu herhangi bir kelime (sıfat, zamir, zarf, edat) olabilir.
*Bir cümlede birden fazla özne, zarf tümleci, dolaylı tümleç, nesne bulunabilir, ama yüklem tektir. Bir söz dizisi içindeki yüklem sayısı cümle sayısını gösterir.
*Yüklemi söylenmeyen cümlelere eksiltili (kesik) cümle denir. Yüklemin söylenmemiş olması cümlenin anlamında eksiklik meydana getirmez. Dinleyici yada okuyucu cümlenin söylenmemiş kısmını ya kendisi tamamlar yada zaten bilinmektedir.
ÖZNE
Yüklemde bildirilen işi, oluşu, hareketi, durumu, kılışı yerine getiren; hakkında bilgi ve haber verilen ögedir. Yani yapanı veya olanı karşılayan unsurdur.
Özne, yükleme sorulan “ne?, kim?” sorularının cevabıdır.
Gerçek Özne: işi yapan ya da işten etkilenen öznedir.
Sözde Özne: işe etki etmeyen öznedir. Yüklem “n ve l” eklerini alır.
NESNE
Yüklemde bildirilen ve öznenin yaptığı işten doğrudan etkilenen öge nesnedir.
Belirtili ve belirtisiz olmak üzere ikiye ayrılır.
Belirtme hâl eki alanlara (i hali) belirtili; yalın hâlde olanlara da belirtisiz nesne denir.
Belirtisiz nesneyi bulmak için; Ne? Belirtili nesneyi bulmak için Kimi? Neyi? Soruları yükleme sorulur.
Her gün gazete okuyorum.
Gazeteyi her gün okuyorum.
DOLAYLI TÜMLEÇ
“-e, -de, -den” eklerini alarak cümlenin, dolayısıyla yüklemin anlamını, “fiilin, çıkma (uzaklaşma), bulunma ve yönelme (yaklaşma) bakımlarından ilgili olduğu yer” yönünden tamamlayan ögedir. Yer tamlayıcısı da denir.
*Dolaylı tümleç, yükleme sorulan “nereye?, nerede?, nereden?, kime?, kimde?, kimden?, neye?, nede?, neden?” sorularının cevabıdır.
ZARF TÜMLECİ
Yüklemin anlamını zaman, durum, yön, miktar, tarz, vasıta, şart, sebep, birliktelik yönlerinden tamamlayan kelimeler ve kelime gruplarıdır.
Edat tümleci (edatlı tümleç) olarak adlandırılan tümleçler de birer zarf tümlecidir.
*Zarf tümlecini bulmak için yükleme “nasıl?, ne zaman?, ne kadar?, nereye?” ve “kiminle?, neyle?, niçin?, neden?, niye?” soruları sorulur.
Cümle Dışı Unsurlar
Cümlenin kuruluşuna katılmayan, yani öge olmayan ve dolaylı olarak cümlenin anlamına yardımcı olan unsurlardır.
Bağlaçlar, ünlemler, ünlem grupları, hitaplar, ara sözler cümle kuruluşunun dışında kalan unsurlardır.
Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor.
Lâkin vatandan ayrılışın ıstırabı zor.
Şair, sen üzüldükçe ve öldükçe yaşarsın.
Ulu mabet, seni ancak bu sabah anlıyorum
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul.
Bahçeye indim; fakat çiçeklerin eski kokusunu alamadım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder